| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Law | ||||
| Hukuk | müzakere edilebilir | negotiable s. | ||
|
I want to take this opportunity to reiterate that there are certain things that are not negotiable. Bu vesileyle, müzakere edilemeyecek bazı hususlar olduğunu yinelemek istiyorum. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Siyasal | müzakere edilebilir | negotiable s. | ||
|
The Copenhagen criteria have not been met and they are not negotiable. Kopenhag kriterleri yerine getirilmemiştir ve müzakere edilebilir değildir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | müzakere edilebilir | on the table s. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | yeniden müzakere edilebilir | renegotiable s. |
| Politics | ||
| Siyasal | uluslararası ilişkilerde müzakere sonucu umulan kabul edilebilir sonuç | win-set i. |
